Monday, December 25, 2006

Duvar



Bir yer arıyorum
sağlam katı taştan
kayalık hatta
depreme dayanıklı

bir harç arıyorum
biraz tuğla biraz kaya
herşeyibirbirineyapıştırıpbağlıtutacak

bir an arıyorum
bir saniye
bir saat
bir gün
bir ay
bir yıl
biraz
zamana ihtiyacım var

bir sessizlik anı boyunca
yaralarımı
sarmak
her an
onları bu kadar
hissetmemek
istiyorum

biraz temiz bez
biraz kaynar su
biraz batticon
ve
bir el
pansumanımı yapacak
fazla soru
sormadan

biraz sabır istiyorum
az biraz sevgi
affedilmek istiyorum
ve affedebilmek

unutmak istiyorum
olan biten herşeyi...

bir anda
bambaşka
bir noktadan
taptaze
yepyeni
pırıl pırıl
baştan başlamak
istiyorum

ve ben
yeniden yaralanmamak için
yara almamak için
yara vermemek için
duvarlarımı
geri istiyorum

duvarlarımı...

Thursday, December 21, 2006

Karanlık

Ne derler bilirsiniz, en karanlık an şafak sökmeden hemen önceki andır.

Ne büyük yanılgı!

En karanlık an dünyanın karşı tarafında güneşin en parlak olduğunu bildiğiniz andır.

Siz burnunuzun ucunu göremezken,başkalarının ışığın parlaklığının gözlerini kamaştırmasından şikayet ettikleri andır.

En karanlık an, gecenin bir yarısında uyanıp, gözlerinizi tavana dikmiş, şafağın daha sökmesine saatler olduğunu ve sizin sabaha kadar bir daha uykuya dalamayacağınızı bildiğiniz andır.

Bence esas korkulacak an işte tam bu andır ama korkulacak olan KARANLIK değil , ŞAFAĞIN bu kadar UZAK OLMASIDIR!

Sunday, December 17, 2006

Yorgunluk

Bazen yoruluyorum.

Durup dinlenmem gerekiyor.

Dikenli çalılıkların arasında, bata çıka balçıklı yollardan geçmek zor.

Bazen öyle kesiyor ki yollardaki taşlar günlerce oturduğum yerden kalkamıyorum.


Hava güzelken yürümek kolay elbet,
Güneş pırıl pırıl,
Gökyüzü mavi,
Birazcık da azığın varsa hele yanında...
Çok kolay...



Ama esas zor olan rüzgara karşı yürümek...

Güneş seni ısıtacağına yakarken,

İçtiğin su acı,

Ekmeğin bayat, az ve tatsız,
Yolun ıssızken,

Konuşmak istediğin halde,

Söyleyecek birşey bulamazken,

Dört bir yanında dünya yaşamaya devam ederken ve değişmeye,


Sen yoldaki su birikintilerinde,

Eğilip kendine baktığında,

Yaşadığın onca şeye,

Yürüdüğün o kadar yola,

Yapmış olduğun ve yapacağın,

Her şeye karşın,

Taa en derinlerinde

İçinde

Hiç değişmediğini

Ve belki de asla değişemeyeceğini

Farketmene rağmen

Yola olan inancına dayanarak

Yürümeye devam edebilmek

Yorulmuş , çok yorulmuş olsan bile...

Sunday, December 10, 2006

Devrilen Bir Ağacın Ardından

Geçen gün ormanda bir ağaç devrildi,

Yaşlı bir ağaçtı, içten içe çürüyordu zaten çoktandır yani devrildiğine orman halkı pek şaşırmadı yine de üzüldüler...

Garibime giden herkesin orada olmasıydı!

Gölgesinde büyüyenler, meyvesini yiyenler yıllar yılı, yıllarca dönüp de yüzüne bakmayanlar , kökünü kurutmaya çalışanlar...

Velhasıl dost düşman herkes oradaydı ama ağaç artık orada değildi...

Dediğim gibi garibime gitti bu hadise ama yine de sonuçta galiba olan yine devrilen yaşlı ağaca oldu,

Devrilen devrildiğiyle kaldı...